BOŞANMA DAVALARINDA VELAYET KARARI NASIL VE NEYE GÖRE VERİLİR ?

Holder & Ertürk Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak, deneyimli ve dinamik avukat kadromuzla bireylere ve kurumlara kapsamlı hukuki danışmanlık ve dava hizmetleri sunmaktayız.

BOŞANMA DAVALARINDA VELAYET KARARI NASIL VE NEYE GÖRE VERİLİR ?


TÜRK HUKUKUNDA VELAYET KAVRAMI

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 335. Maddesinde ”Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz ” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Evlilik devam ettiği sürece anne ve baba velayet hakkını birlikte kullanabilirken, boşanma veya ayrılık halinde hakim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet hakkı, ergin (reşit) olmayan çocuğun çeşitli yönlerden yetiştirilmesi, menfaatlerinin korunması ve kişiliğinin gelişmesi adına anne ve babanın çocuğu üzerinde sahip olduğu ve tarafların şahsına sıkı suretle bağlı olan bir hakkı ifade etmektedir.

Hukukumuzda velayet, kamu düzenine ilişkindir. Çocuğa dair konularda esas olan ilke, çocuğun yüksek yararı ilkesi olup, velayete ilişkin karar verilirken de her zaman çocuğun menfaati esas alınır.

VELAYETE İLİŞKİN KARAR VERİLİRKEN HANGİ HUSUSLARA DİKKAT EDİLİR ?

Velayetin kime verileceği konusunda ilk olarak bakılacak husus, çocuğun üstün yararı yani menfaatinin hangi ebeveyn tarafından daha iyi şekilde sağlanabileceğidir. Çocuğun menfaatinden kasıt ise , geleceğinin planlanmasında ve ihtiyaçlarının karşılanmasında hangi ebeveynin daha iyi bir rol oynayabileceğidir. Aynı zamanda, müşterek çocuğun ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması da incelenecek koşullar arasında yer alır. Küçük yaştaki çocukların anneye daha çok ihtiyaç duyarlar. Bu sebeple çocuğun yaşı da velayetin kimde olacağı hususunda önemli bir faktördür.

Boşanma davasında velayet konusunda karar verilirken mahkemeler ; eşlerin hayat tarzına, ekonomik ve sosyal imkanlarına, alışkanlıklarına ve ardından çocuğun üstün menfaatini gözeterek çocuğun yaşını, eğitim düzeyini ve kişisel gelişim durumunu da birlikte değerlendirir.

Çocuğun yaşı ilerledikçe boşanmadaki durumu kavrayabilme ve hangi ebeveyninde kalmak isteyebileceğini belirtebilecek bir olgunluğa sahip ise o halde mahkeme çocuğun kendisine de danışabilir. Çocuk, boşanma ve velayet konularını idrak edebilecek yaşta ise mahkeme çocuğun kendisinin de velayet konusunda hangi tarafı istediğini belirtmesi için dinlemesi gerekir.

Özetlemek gerekirse ;

-Çocuğun çıkarlarını hangi taraf daha iyi koruyabilecekse,
-Çocuk çok küçükse ve anne bakımına ihtiyacı varsa (0-4 yaş arası gibi),
-Çocuk hangi tarafa duygusal anlamda daha fazla bağlı ise,
-Çocuk hangi tarafta düzenli ve sağlıklı yaşam şartlarına kavuşabilecekse,
-Hangi tarafta kardeşlerinden ayrılmayacak ve daha iyi ilişkiler içinde olacaksa,

Boşanma davalarında velayetin kime verileceğinin tayini bakımından pedagog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanları görevlendirilmektedir. Görevlendirilen uzmanlar, taraflar ve müşterek çocuk ile görüşerek bir sosyal inceleme raporu (SİR) hazırlamaktadır. Hakim, tüm bu veriler sonucunda velayete ilişkin bir karar vermektedir.

ALDATAN EŞ VELAYETİ ALABİLİR Mİ ?

Velayet konusunda en önemli husus çocuğun üstün menfaatidir. Bu yüzden eşlerin birbirlerine karşı kusurlu davranışları velayetin diğer tarafa verilmesine tek başına neden olmaz. Bu kapsamda eşlerden birinin sadakate aykırı davranışlarda bulunmasının velayete tek başına bir etkisi bulunmamaktadır. Tarafların zina sebebiyle boşanmalarına karar verildiği durumlarda dahi velayet, zina eden eşe verilebilir. Ancak gerçekleştirilen aldatma fiilleri müşterek çocuğa doğrudan zarar verecek nitelikte ise, bu durum ayrıca dikkate alınır.

 

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/6360
K. 2021/431
T. 20.1.2021

* VELAYET DAVASI ( Davada Alınan Sosyal İnceleme Raporunda Çocukların Anne Yanında Kalmalarının Fiziksel Sosyal Kültürel ve Psikolojik Gelişimlerini Olumsuz Etkileyeceği Hususunun İspatlanmamış Olduğu – Duruşmada Dinlenen Ortak Çocukların da Velayet Hususunda Ebeveynleri Arasında Seçim Yapmak İstemediklerinin Anlaşıldığı/Velayetin Yanılgılı Değerlendirmelerle Davalı-Karşı Davacı Babaya Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu )

* VELAYETİN ANNEYE VERİLMESİNİN OLUMSUZ SONUÇLAR DOĞURACAĞI İDDİASI ( Velayet İstemi/Davada Alınan Sosyal İnceleme Raporunda Çocukların Anne Yanında Kalmalarının Fiziksel Sosyal Kültürel ve Psikolojik Gelişimlerini Olumsuz Etkileyeceği Hususunun İspatlanmamış Olduğu – Duruşmada Dinlenen Ortak Çocukların da Velayet Hususunda Ebeveynleri Arasında Seçim Yapmak İstemediklerinin Anlaşıldığı/Velayetin Yanılgılı Değerlendirmelerle Davalı-Karşı Davacı Babaya Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu )

* ÇOCUKLARIN ALIŞTIKLARI ÇEVREDEN AYRILMAMASI İLKESİ ( Davalı-Karşı Davacı Babanın ise Kendisine Yeni Bir Aile Düzeni Kurmuş Olması Değerlendirildiğinde Ortak Çocuklar H. ve A. E.’nin Velayetlerinin Davacı-Karşı Davalı Anneye Verilmesi Gerektiği – Mahkemece Yanılgılı Değerlendirmelerle Velayetin Davalı-Karşı Davacı Babaya Verilmesi Kanuna Aykırı Olup Kararın Bozulması Gerektiği )

4787/m. 5

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi/m.12

Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi/m. 3, 6

ÖZET : Dava, velayet istemine ilişkindir. Davada, alınan sosyal inceleme raporunda, çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak istemedikleri anlaşılmaktadır.

Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar H. ve A. E.’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-)Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesiyle Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

Dosya incelendiğinde, davanın açıldığı 02.12.2013 tarihinden itibaren yargılama süreci boyunca tarafların ortak çocuklarının davacı-karşı davalı anne yanında kaldıkları sabittir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporunda, çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar H. ve A. E.’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, bozma sebep ve şekline göre kişisel ilişki ve iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Aile hukuku, velayet davası, velayetin değiştirilmesi ve kaldırılması davaları için internet sayfamızda yer alan iletişim bilgilerinden faydalanarak hukuk büromuzdan randevu talep edebilirsiniz.

 

AraWhatsApp